Bir Sevgi Eylemi Olarak Umut – D.E.G. – Ocak 2014
Umudu ne çoğaltır?
Gördüklerin
Yapabildiklerin
Sevginin eyleme geçmesi
Epeydir aramızda dağlar, denizler mevcuttu. Söylenemeyen sözlerin ağırlığı mı dersiniz yoksa farklı değerlerimizin olması mı? Ben de bilemiyorum ne olduğunu. Kapı açılıp da mekâna o girdiği zaman sevimli çalışma odam giderek küçülüyordu. Duvarların hareket edip 30 m’lik odayı 10 m’ye düşürdüğüne yemin edebilirdim. Yaşı benden büyük, tecrübesi fazlaydı ama tuhaf bir şekilde görünme, fark edilme ihtiyacı benden çokmuş gibi gelirdi.
Belki de bu yüzden yani böyle düşünmemden, onunla selamlaşmak hep bir ünlüyle, hatta daha doğrusu kraliçeyle selamlaşmak gibiydi. Oysa iş arkadaşıydık ve kraliçe yoktu aramızda, ayrıca kraliyet kültüründen haz etmezdim. Aslında hoş bir insandı ama, bana sorarsanız, uzaktan. Yakınlaştıkça tahakküm sahibi ve talepkardı.
Eminim ona sorsanız benim için benzer rahatsız edici cümleleri olabilirdi. İş yerinin normal akışı içinde olmaya, bir arada durmamaya, birbirimizin alanları içinde yer almamaya özen gösteriyorduk.
Tam buna alıştığımı düşündüğüm bir gün elinde yünler ve şişlerle bir arkadaşım geldi.
Gönüllü çalıştığı vakıfta battaniye projesi yapıyorlarmış. Battaniyeden ne kadar ve nasıl proje olur bilemedim. Proje deyince aklıma finansman raporları, evraklar, excel dosyaları geliyordu.
Yıllardır elimi bu kadar evcimen bir işe sürmemiştim bile. Ama mesai bitimine yakın yanıma gelen arkadaşım ofisin düzenini alt üst eder bir vaziyette örgü örmeye başlayınca canım çekti nedense?
Yanımda projelerine katkı olsun diye fazladan aldığı şişler ve oradan buradan toplanmış söküntü ipler vardı. Onun gibi okumuş, yazmış, modern bir kadının yanında yünlerle dolaşması tuhaf gelse de örme hevesi baştan çıkarıcıydı.
Örgü örmeyi, itiraf edeyim fazla evkadınsı bulurdum. İşi olmayan kadınların vakit geçirme, ev içi ekonomiyi destekleme yollarından biriydi benim için. Ama şimdi öğreniyordum ki okuduğu kitapları bile takip edemediğim entelektüel arkadaşlarım enikonu örüyordu işte. Hem de şu anda biri tam da bizim ofisin ortasındaydı. Ben de gözlerim ışıldar vaziyette bakınıyordum.
İşte tam o anda kraliçemiz teşrif ettiler. Ben tam da “ Hah bir bu eksikti! Ofisin havasını kapı önü kadın muhabbetine çevirmişler” ya da “Paraya ihtiyacı olan kadınlar da böyle lif örüp satıyorlar” muhabbetini dinleyeceğiz derken örgücü arkadaşım olanca gülümsemesiyle “Kusura bakmayın, örmeden duramıyorum, bizim bir projemiz var da… Niyeyse bırakmak gelmiyor içimden, bu aralar örgü örmek çekirdek çitlemek gibi” diyerek söze girdi.
Sonrasında hatırladıklarım ortada arkadaşımın yanında getirdiği sepet, içinde yünler, yünlere saplı 2 çift şiş. Odanın kapısından iyi akşamlar diyerek geçen çalışanlar. Birkaç erkek arkadaşın yüzündeki gülümseme. Birinin “Hayırdır? Mesai sonu etkinliği mi? “ deyişi.
En genç ve yakışıklı olanın “Bizim için bir kazak ören çıkmadı” deyişi.
Arkadaşımın gülümseyişi ve rahatlığı…
Ofis iyice sakinleşmişken, arkadaşım dönüp “Siz de örer misiniz?” demesin mi Kraliçeye!
Kraliçe de beni şoka sokarak olur deyiverdi.
Kaç ilmek, hangi yün, şişler de kalınmış biraz, rengi de ne güzelmiş…
Yarım saat sonra ben, kraliçe ve arkadaşım örgü örüyorduk ofiste. Örgüyle ilgili birkaç cümle dışında pek konuşmadık. Ama uzun zamandan sonra ilk defa kraliçenin varlığına rağmen duvarlar daraltmadı odayı.
Ne olduğunu hala düşünürüm. Ne oldu da biz 3 yetişkin kadın, üstelik iş yerinde, yan yana örgü örmeye başladık ve ne oldu Kraliçe ve ben tüm kalkanlarımızı örgü örerken indirdik.
Ne olduğunu bilmiyorum, belki eylemdir önemli olan, yani örmek. Belki yünlerdedir keramet. Hepsi kullanılmış, sökülmüş yünlerdi. Belki onların ilk örülme niyetleri ya da sahipleri yardım etti. Belki her şey bahaneydi, zamanı gelmişti. Ama biz o süre boyunca içimizde bir şeyleri çözüp yeniden bağladık…
Yaşadığımız şeyin adı huzurdu. İş yerinde, birbirine olan duygularını uyurken diş gıcırdatması, mide ya da sırt ağrısına dönüştürebilen iki yetişkin kadın mekânımızda örgü örerek huzurla yan yana durmayı başardık.
Bir daha hiç sorun yaşamadığımızı söyleyecek durumda değilim. O kraliçelikten hiç vazgeçmedi. Ama ben, onun kraliçe halini her gördüğümde örgü örebilen halini de gördüm.
Tanımadığım kadınların hiç anlamadığım battaniye projesine pembe renkli 30 ilmekli bir kare örmek bana profesyonel bir destek sağladı.
Ben umudumu örerek çoğalttım, ne de olsa bir sevgi eylemidir umut.
Bu satırlar teşekkürü borç bildiğim içindir.