DÜŞÜNCELERİN OKYANUSU
heplik ve hiçliğin birbirini besleyen döngüleri 

İnsanın kendini tanıma yolculuğunda, insan varlığının dışında, farklı kaynaklardan bahsedilmesi gerektiği sanılıyor. Oysa kaynağın deneyimlenmesi için insanın içine dönmesi gerekir. İç dünyadaki derin anlamların keşfi insanı, İNSAN’la tanıştırır.

Kendini tanıma yolculuğu geniş sorumluluklarla ve ince deneyimlerle bezelidir ve bu deneyimler giderek birbirinden farklılaşacaktır. Tüm deneyim farklılıklarına rağmen bir süre sonra bir tekrarlama duygusu oluşabilir. Yaşadığı yeni doğuşlara ve yaşayışlara rağmen oluşan bu his insanlığın ortak “düşünce okyanusu” aşılmadan önce yaşananlardan doğar. Bir kişide ya da toplumda düşüncenin evrilmesinden çok daha ötede, insanlığın en derin/en yüksek ortak alanındaki “düşünce okyanusu” geçilmeden bütünsel sezgi ve yenilik ortaya çıkmaz.

Her devirde düşünceler ancak belli bir ölçüye göre dünyada varlık bulur, karşılık görür. İşte bu belli ölçüyü basamak basamak yaşayıp üstüne çıkabilenler dünyayı yeni düşüncelerle tanıştırabilirler. Dünyada hiç duyulmamış̧ fikirler onlar tarafından dile getirilir.

Önemli olan insanın kendisini tanımasıdır. Çünkü insan, ancak kendini tanıdıkça varlığının gerçek değerinin farkına varacaktır. Bu değer de zaman zaman heplik, zaman zaman hiçlik olarak algılanır. Hiçlik ve heplik pek çok öğretide ya da düşünce ekolünde birer terim olarak kullanılmıştır. Şüphesiz yaşanan her gerçek’liğin bir hiçliği ve bir hepliği vardır.

Yaşanan her olayın ya da gerçekliğin içinde, kendinin farklı bir yönünü keşfeden insan, ancak yaşadığı halin özünü tam olarak anladığında yaşadıkları gerçekten yaşanmış̧ olmaktadır. Keşif ve özü anlamak birbirlerinden farklı dinamikler içerir. Yaşananların da bir özü, öz düşüncesi vardır.

kendi özüne ulaşamayan biri doğal olarak yaşadıklarının da özüne ulaşamaz.

İşte bu yüzden insan kendi özüne ulaşma çabasıyla uğradığı ara basamaklarda yaşadığı hiçlik ve hepliklerle kendini, daha da ilginci bütünü bulduğunu sanabilir. Bir insanın bilgisi hangi düzeyde olursa olsun, özüne ulaşmadan önce yaşadıkları onun için yalnızca hatırlatıcı bir film gibi kalır. Bunu kişi önceleri hiç fark etmez ama zamanla bunu da görecek ve aşacaktır. Nasıl ki bir ilkokul öğretmenliği için yüksek okuldan mezun olmak gerekiyorsa dünyada insanlığı barışa davet etmek için de”içsel güneşi uyandırmak” gerekmektedir.

“Arınmış Varlık; İNSAN” çalışması ve notları, İnsanlık Güneşi Vakfın’a ait olup her hakkı saklıdır.
İzin alınmadan ve referans gösterilmeden kullanılamaz.