Pek farkında olmasak da hepimizin bilmesi gereken gerçektir düşünce ve duygularımızın birbiriyle bağlantılı olduğu ve birlikte çalıştığı. Tıpkı bir elmanın iki yarısı gibi… 

Bir elmanın iki yüzü

Zihnimizden bir şeyler geçirirken eş zamanlı olarak bu düşüncelerin tetiklediği duyguyu da beraberinde yaşarız ve çoğu zaman bu birlikteliğin farkında bile olmayız.

Duygu, bedenimizin düşüncelere verdiği bir tepki olarak ortaya çıkar. Yani aklımızdan “Acaba amirim bu talebi yaparken bizi hiç mi düşünmüyor? Bu organizasyonu bu kadar kısa zamanda nasıl tamamlarız?” diye düşünürken, öfkenin içimizde yükseldiğini, kalbimizin hızlandığını ve yüzümüzün sinirden kızarmaya başladığını farketmeyiz bile. Farkında olmadığımız bu duyguların, davranışlarımızı ve hayata verdiğimiz cevapları belirleyen faktörlerin başında geldiğini çok zaman sonra anlarız.

Bizler çocukluktan itibaren duygularımızı baskılamayı ya da yok saymayı öğreniriz. Oysa ki duygular işaretlerdir bizler için, derinlerden gelen, içimizdeki çözümlenmemiş olan şeylerin bize göz kırpışı… Onlar bizim dikkatimizi çekmeye çalışır… Beni gör, fark et diye… 

Şu an burada yaşadığın duyguyu fark etmek, ona dikkatini vermek ve var olmasına izin vermek, duygunun kabulünü ve sağlıklı bir şekilde yaşanmasını getirir. Anlaşılmış, kabul edilmiş her duygu bizi özgürleştirir ve zenginleştirir.

Gül Çınar YILMAZ, 11 Şubat 2020
Bu makale “Bilinç Benimle Başlar Projesinin” BEN Serisinden esinlenerek kaleme alınmıştır.