İYİLİK GÜCÜ – “Dalay Lama’nın Dünya Vizyonu”
“Vizyon; başkalarına görünmeyen şeyleri görme sanatıdır.”Jonathan Swift.

“Duygusal Zeka”nın yaratıcısı psikolog Daniel Goleman’ın kaleme aldığı kitapta Dalay Lama’nın vizyonu ve anıları çok akıcı bir üslupla aktarılıyor.

Dalay Lama dünyanın dört bir yanında konferanslar, seminerler vererek, akademik çalışmalara katılarak bu vizyonundan bahsetmekte, yeni düşünce ve davranış biçimlerine ihtiyacımız olduğunu ve bu süreçte insanlığın kutup yıldızının ise ŞEFKAT olduğunu söylüyor. Bu şekilde atacağımız tohumlarla ortak yarınlarımızın seyrinin değişeceğini ifade ediyor.

Dalay Lama her gün maruz kaldığımız karanlık ve kasvetli medya mesajlarının ardındaki UMUT VERİCİ OLASILIKLARI görmeye yöneltiyor bizleri. Kendisi, pek çok savaş görmüş, daha 15 yaşında iken ülkesi Tibet’i terk ederek Hindistan’a iltica etmek zorunda kalmış. Bu süreçte kendi esenliğinin başkalarının esenliğine bağlı olduğunu fark etmiş ve buna da sadece dualar ve iyi dileklerle ulaşamayacağımızı, harekete geçmemiz, sevgi ve şefkati yaymak için çalışmamız gerektiğini söylüyor.

Nitekim, Gandi’nin biyografisinde “hepimizin anlaması gereken en önemli şeylerden biri, insan mutluluğunun karşılıklı bağlılık içerdiğidir. Kendi başarılı ve mutlu gelecek senaryomuz başkalarıyla yakından ilişkilidir. Dolayısıyla başkalarına yardım etmek, onların hak ve ihtiyaçlarını dikkate almak yalnızca sorumluluk değil kendi mutluluğumuzla da ilgilidir.” diyor Dalay Lama ve ekliyor “Gerçek değişim, tüm insani etik sistemlerin, bilimsel bulguların ve sağduyunun özünde yatan değerlerin rehberliğinde, bireyler kendi kendilerini dönüştürdükleri zaman meydana gelecektir.”

Kendisine şefkat ekip biçmek için müttefik olarak bilimi almış, çünkü şefkate giden yolun evrensel olduğunu söylüyor. Tarafsız bir tutumu olan bilimin geniş kitleler üzerinde daha etkin, çarpıcı ve güçlü bir etkiye sahip olacağı düşüncesinde.

Dalay Lama’ya göre dünyanın geleceği için çalışılması gereken kritik 6 konu var :

Birincisi, kalp ve zihin eğitiminin sağlanması: Mevcut eğitim sistemi materyalist değerlere yönelik, standart bilgi bütününün ötesine geçememekte. Dünyanın geleceği ve şefkatin yayılabilmesi için çocuklarımıza “asıl doğalarına özgü bir eğitim” vermeli, iç değerlerine tekrar yönlendirilmelidir. Okullarda fiziksel hijyeni öğreniyoruz ama duygusal hijyeni öğrenmiyoruz. Olumsuz duygularımızın öncelikle farkına varmak, bedendeki reaksiyonlarını gözlemlemek, etki ve tepkinin arasına boşluk koymak önemlidir. Duyguları basitçe kaydedip adlandırmak genellikle yatışmalarını sağlar. Yıkıcı zihinsel alışkanlıkları sorgulamak onları etkisizleştirir. Duygularımızın işareti olan alışıldık düşünceler yerine taze bakış açılarıyla düşünmek gerekir. Yıkıcı bir dürtü gelir ve biz onu dizginleriz, duygusal hijyen budur. Bu konuda pratik yaptıkça otomatikleşeceği için gelecekte daha çok farkına varabilir, zihinsel kontrolü ve esnekliği elde edebiliriz.

Üzerinde odaklanılması gereken ikinci önemli alan, bir an önce  “biz ve onlar” düşünce yapısından özgürleşerek “bir ve bütün” olduğumuzun fark edilmesi. Yüzeysel farklılıklara rağmen “ORTAK İNSANLIĞIMIZ”ın anlaşılması bizim herkese karşı şefkat hissetmemizi kolaylaştırır. Dalay Lama bu yüzyılın “Diyalog Yüzyılı” olduğunu söylemekte. Bütünlüğümüzü hissetmek için yapılabilecek en basit şey, farklılıklarımıza değil benzerliklerimize odaklanmak. Farklılıklara çok önem verdiğimizde odağımızı kaybederiz, ötekileştirmeye başlarız. Oysaki  benzerliklerimizi vurgulamak empatiyi arttırır ve bağlarımızın hissedilmesini sağlar.

Üçüncü önemli konu adalete odaklanmaktır. Adalet için derin şefkate ihtiyaç vardır. Şefkatin izdüşümü, hakkaniyet, şeffaflık ve hesap verebilirliktir. Şeffaflık dürüstlük  ve açık olmaktır, özellikle kamuda çok değerlidir, güveni getirir, yanlış güdülere karşı caydırıcı rol oynar. Ama tek başına şeffaflığın bir yaptırımı yoktur, hesap verebilirlik şarttır, yaptığın uygunsuz davranışın sorumluluğunu almaktır. Hakkaniyet ise herkesin aynı muameleyi görmesidir.

Odaklanılması gereken dördüncü konu ise insanın öncelikli olduğu bir ekonomik düzen yaratmaktır. Derin bir ahlaki farkındalık gerekir. Girişimcilik ruhunu sağlam bir sosyal destek sistemi ve varlık vergisiyle birleştirir.  Ancak başkalarının esenliğini düşünebilenler gerçekten “yapıcı” olabilirler.  Sistemin özü ne kar, ne de verimliliktir. Esas olan, en çok ihtiyacı olan bireyler için fırsat yaratmaktır.

Beşinci konu ihtiyacı olanlara yardım etmektir. Bu aslında insanların kendilerine yardım etmelerine yardım etmektir, yani “kendi ayakları üzerinde durmaları”na destek olmaktır. Gerçek saygı  bizlerle aynı potansiyele sahip bu insanlara kendi yeteneklerine inanmalarını sağlamak için destek olmaktır.

Odaklanılmasını ön gördüğü son konu ise çevredir. Dünyanın bizim evimiz olduğu bilincinin geliştirilmesi gerekmektedir. Dünyamız bizden şifa beklemektedir, bizim işbirliğimize ihtiyacı vardır. İnsan faaliyetlerinin gezegenimiz üzerindeki etkilerinin makro/ mikro düzeyde farkında olmamız çok değerlidir. Radikal ekolojik bir şeffaflık ile başlamak gerekir. İnsanlığın gezegenimiz üzerindeki olumsuz etkileri “ayak izi” olarak bilinmektedir. Ayak izlerimizi fark etmek, belirlemek çok değerlidir fakat sürekli onlara odaklanmak bizi güçsüz, umutsuz hissettirir. Harvard Halk Sağlığı Okulundan Gregory Norris yeni bir tanımlama getirmiştir umut verici bu yüzyıla ait …“EL İZİ”…El izi bize kişisel etkimizi gösterir, bizi olumlu yönde harekete geçirir ve devam etmemizi sağlar. Bu nedenle ayak izlerimizin farkında olmalı ama el izlerimize odağımızı vermeliyiz. Satın alma sürecinde ikinci bir kez düşünmek, odadan çıkarken gereksiz elektrikleri kapatmak, havlu kağıdı bir tane alarak yeter diyebilmek gibi küçük ama önemli adımlarımıza odaklanmak bize umut verecektir.

Sonuç olarak, her birimizin dünyayı daha iyi bir yer olmak üzere değiştirmek için kendine has özgün etki alanıyla yapabileceği pek çok farklı şeyin olduğunu ve bu şefkatli eylemlerin bulaşıcı olduğunu söylüyor Dalay Lama. Tek yapmamız gereken buna inanmak ve ŞİMDİ HEMEN birer “İYİLİK GÜCÜ”ne dönüşmek.

Dr. F. Gül YILMAZ ÇINAR – Mart 2018

Yorum yazabilirsiniz

Yazar hakkında: Fatmagül Yılmaz ÇINAR

Fatmagül Yılmaz ÇINAR
ANLAM DERİNLİĞİ (1) - Giriş ve KENDİNİ ARAYAN İNSAN
BİLGELİK KILAVUZU ve KURNAZLIK SANATI (Kitap önerisi)