Kitap Adı: Öyle miymiş?
Yazar: 
Şule Gürbüz, İletişim Yayınları, 2017 (3. Baskı)

Öyle bir kitap ki okumak değil, ancak içine düşmek mümkün. Satırlar arasında karşınıza çıkan kapılardan insanın, insanlığın olmadık hallerini görüyorsunuz. Kendinizi, olanı, sevdiğinizi, sevemediğinizi, gençliğinizi bir de bu kapı eşiğinden görüp öyle miymiş diyorsunuz. Sanki yazılıp, basılmış, bir kitapevinde elinize düşmemiş de size gizlice emanet edilmiş bir kitap.

Kitaptan birkaç cümle:

  • Şimdi bir peygamber gelse de bir ayet okusa, bin dinlemek bir doğruyu söylese “Öyle değil aslı budur” diyenleri işitmek durumunda.
  • Bir şifalı içecek sunsa, birden birinin içine zencefil de ilave edip “Böylesi daha faydalı” demesini dünya gözüyle görmek, duymak zorunda. Peygamberliğin bittiği yerde ne başlar?

İnsan kitaplı insan ise her kitaplı peygamberin yakınıdır da, çepeçevre dolaş, İsa ile yan yana yürüyecek nerede? Ne çok Ömer var, adı olan, ve de Ali. Bir Yahuda yok ismen yani, ya da Muaviye hani. Oysa etraf adını anmadığı ama el ele verdikleri ile gani.

İnsan zalim ama dağın taşın istemediği iradeyi aldı diye sağa sola çalımlanmış. İrade babanın arabasıdır, alır almaz kaza yaparsın. Böyle hem sözde iraden olup da teslim dini ile yaşanabilir sanma. Hiç yakınlık kurmadan Allah’a inanan adamı da güneşe tapandan hallice sanma… Şerefli olduğu ve diğerlerinden yukarıda olduğu söylene söylene büyüyen insan ailesinin en akıllısı bir seme oğlandan farksız. Melek sordu “Yine mi ondan?” “Evet, yine ondan.”

Sen de bir hayalin içinde varsın, aynı hayali bir daha görsen kendini tanır mısın, bu bendim der misin? Yoksa en kötü hatırandan uzakta yeni bir yaratılış dedikleri yerde durur musun?

Su Turnaları, yalı çapkınları, baştankaralar. (kitabı okuyan anlar 🙂